Devamındaki maçların zorluk dereceleri düşünüldüğünde iki takım için de kritik önemdeki maçın ilk devresinin başa baş geçmesi planların ikinci devreye saklandığını düşündürttü. İlk devre boyunca yakalanan fırsatların gol ihtimalininin düşüklüğünü ‘Savunma önceliği’ parametresityle açıklamak doğru olur. İki takım da hücum tasarlamaktan önce sahada doğru yerleşmeyi, doğru baskı yapmayı öne koymuştu.
Bu nedenle topla daha çok oynayıp daha çok şut atmış (6/9) olan Galatasaray’sa da yakalanan ve kaçan ‘Büyük şans’lardaki eşitlik devreyi özetliyordu. İkinci devre belirgin Monaco üstünlüğüyle başladı. Ardından VAR’dan gelen penaltı ve Uğurcan Çakır’ın kurtarışıyla devam etti. Her geçen dakika baskı artıyor fakat yanıt verilemiyordu. Galatasaray’ın ilk devredeki rakibi karşılama enerjisi sönmüş gibiydi. 60. dakikaya varıldığında ise ‘Topla oynama’ hariç ilk devredeki tüm istatistikler tersine dönmüştü.
SON İKİ MAÇA KALDI
68’e varıldığında sakatlanan Uğurcan ile Günay Güvenç’in yer değiştirdiği anda beklenen oyuncu Folarin Balogun kornerden gelip seken topu gol yaptı. İlk devrenin görüneni Leroy Sane de ortalıktan çekilince sadece Barış Alper Yılmaz’ın taşıyıp Victor Osimhen’i bulmaya çalıştığı bir oyun kaldı Galatasaray’a. 80. dakikanın devamında fiziksel düşüş iki takımda da gözle görülür hale geldi. İş ayakta kalan ‘Beceri’li oyuncuların yapacaklarına kalmıştı ki, o da olmadı ve Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi serüveni son iki maça ve elbette birçok takımın yapamayacaklarına kaldı.
